Gırtlak Kanseri Sonrası Ses Protezi Nasıl Uygulanır?
...
Ses bozuklukları her yaşta farklı sebeplerle görülebilir. Genelde kadın ve erkekte eşit oranda rastlanır; ancak, kadında veya erkekte sık görülen hastalıklar mevcuttur. İyi bir ses oluşması için ses tellerinin serbest kenarlarının düzgün olması ve titreşim sırasında birbirlerine tam olarak temas etmeleri gerekir. Çeşitli gırtlak hastalıkları ses bozukluklarına neden olur. Ses kalitesi, hiç sesin çıkmamasından (afoni) hafif ses kısıklığına kadar değişkenlik gösterebilir. Bebek ağlarken sesinin çıkmaması, zayıf, kısık, cızırtılı veya boğuk ses çıkması ve ses kalitesinde bozulmanın yanında solunum sıkıntısı ile karşımıza çıkan farklı gırtlak hastalıkları mevcuttur.
%75 oranında ses telleri arasında yerleşir. Ses tellerinin ön kısmında yer alan ördek ayağına benzer perdesel yapılardır. Değişen uzunluklarda olabilirler. Tüm doğumsal gırtlak gırtlak hastalıklarının % 5’ini oluşturur. Edinsel durumlar 2/3 oranındadir ve doğumsal durumlardan daha sık görürler. Edinsel olgular, gırtlağa yapılan cerrahi müdahaleler sonucu oluşurlar. Semptomlar perdenin uzunluğuna bağlıdır. Bebek ağlarken sesinin çıkmaması, zayıf ve kısık ses çıkması en sık karşılaşılan şikayetlerdir. Perde uzadıkça, solunum sıkıntısı ortaya çıkabilir. Tanı, endoskopide gırtlaktaki perdenin görülmesi ile konur. Tedavisi, perdenin endoskopi altında cerrahi olarak çıkarılması ve yeniden oluşmasının önlenmesi için de ses tellerinin arasına bir film şeridinin birkaç hafta için yerleştirilmesidir. Ameliyat sonrası ses, ameliyat öncesine göre daha iyi olur; ancak, tamamen normal ses elde edilmesi beklenmemelidir. Solunum sıkıntısı yapan doğumsal perdelerde, solunum yolunun diğer kısımlarında da darlık olabileceği düşünülmeli ve ameliyat öncesi radyolojik inceleme yapılmalıdır.
Nodüller ses telleri üzerindeki küçük şişliklerdir. Genellikle simetrik iki taraflı olurlar. Ses tellerinin ön 1/3’ü ile arka 2/3’ünün birleşim yerinde ve serbest kenarlarında yer alırlar. Nodüllere şarkıcı nodülü yada öpüşen nodüler adı da verilmektedir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Aşırı gerginlik ve agresif kişilik ile ilintilidir. Vokal kord nodülleri genellikle sesin yanlış ve kötü kullanılmasına ve aşırı zorlanmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Profesyonel ses kullanıcılarında (ses sanatçısı, aktör, aktrist, öğretmen, politikacı vb.) sık görülürler. Bayanlarda erkeklere göre daha sık rastlanır. Ses kısıklığı, yorulma, çatallanma, boğukluk hissine neden olurlar. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Tedavide, ses terapisi uygulanır. Olguların çoğunda ses terapisi ile hatalı ses kullanma alışkanlıklarının ortadan kaldırılması ve doğru tekniğin öğretilmesi ile nodüller zamanla geriler. Uzun süre tedavi edilmemiş ve ses terapisinden sonuç alınmayan nodüllerde cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide, mikrolaringoskopi altında nodüller çıkarılır.
Tüm nodüllerin tedavi edilmesine gerek yoktur. Özellikle rock müzik sanatçılarının çoğunda nodül mevcuttur ve bu kişiler nodülleri sayesinde para kazanmaktadır. Nodüller ortadan kalkarsa, bu sanatçıları ilgiyle dinleyen sevenleri, artık dinlemek istemeyeceklerdir. Opera, Türk sanat müziği sanatçıları için ise, nodül, korkulu bir rüyadır ve mutlaka tedavi edilmelidir.
Polip, gırtlağın herhangibir yerinde görülen, saplı veya geniş tabanlı kitledir. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Sigara kullanımına veya sesin yanlış ve kötü kullanılmasına ve aşırı zorlanmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Sık boğaz temizleme ile ilintilidir. Polipler, nodülün aksine, gırtlağın herhangibir yerinde ve tek taraflı olarak görülürler. Nodülden daha büyüktür. Ses kısıklığı, sesin çabuk yorulması, sesin çatallanması, konuştukça boyunda ve boğazda ağrı, yorulunca sesin çıkmaması, boğazda takılma duygusu oluşur. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Tedavisi cerrahidir. Cerrahi tedavide, mikrolaringoskopi altında polip çıkarılır. Polipe sebep olan kötü ses kullanma alışkanlığının ortadan kaldırılması için, cerrahi öncesi ve/veya sonrası, ses terapisi uygulanmalıdır; aksi halde, polip yüksek olasılıkla tekrarlar.
Kist, ses tellerinin serbest kenarında, içi sıvı dolu kitledir. Kist, çoğu kez nodüle benzer olarak, ses tellerinin ön 1/3’ü ile arka 2/3’ünün birleşim yerinde yer alır. Salgı bezlerinin boşalım yollarının tıkanması ile ortaya çıkar. Genellikle sesin kötü kullanımına bağlı olarak gelişirler. Tek taraflı olarak görülürler. Ama karşı ses telinde temas sonucu reaktif bir kitle oluşturabilirler. Ses kısıklığı, sesin çabuk yorulması, sesin çatallanması, konuştukça boyunda ve boğazda ağrı, yorulunca sesin çıkmaması, boğazda takılma duygusu oluşur. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur.
Tedavisi cerrahidir. Cerrahi tedavide, mikrolaringoskopi altında kist çıkarılır.
Ses tellerinin üst yüzeylerinin içinin jelatinöz bir sıvı ile dolması sonucu gelişir. Ses telleri, aşırı şişmiş görünür; içi su dolu torbacık gibidir. Ses kalınlaşmıştır. Reinke ödemi 40 yaş üstü kadınlarda daha sık görülür. Bu problemin olduğu kadınlar telefonda konuşurken sesleri erkek sesi olarak algılanabilir. Sesin kötü kullanılması ve sigaranın ses tellerini rahatsız etmesi sonucu gelişir. Çoğu zaman ödem çift taraflı olur ama tek taraflı da görülebilir. Titreşim zorlaşır, ses tellerinin esnekliği azalır. Hasta ses çıkarmak için çok güç harcamaktan şikayet eder. Hastanın sesi kısık, cızırtılı ve boğuktur; ses kalınlaşmıştır. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Genellikle cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide, mikrolaringoskopi altında ses teline kesi yapılarak jelatinöz sıvı alınır ve ses teli normal hacme kavuşturulur. Reinke ödemine neden olan kötü ses kullanma alışkanlığının ortadan kaldırılması için, cerrahi öncesi ve/veya sonrası, ses terapisi uygulanmalıdır; aksi halde, ödem tekrarlayabilir. Ameliyat sonrası, hastanın sesi oldukça kötü çıkar, ancak, iyileşme ilerledikçe ve ses terapisi uygulandıkça 1-2 ay içinde yavaş yavaş tamamen düzelir. Bazen, Reinke ödemi, sadece ses terapisi ile düzelebilir.
Ses tellerinin arka kısmında oluşan, solunum pasajına doğru sarkan bir kitledir. Erkeklerde ve genellikle orta yaşlarda daha sık görülür. Üç temel sebebi vardır: Mide asidinin yemek borusundan yukarı çıkması (reflü), yanlış ses kullanımı ve ameliyatta narkoz altındaki hastanın nefes almasını sağlamak için yerleştirilen entübasyon tüpü (entübasyon granülomu). Hastalar genellikle çok bağıran, sesini yüksek şiddette kullanan, sesini kullanırken oldukça gergin olan kişilerdir. Hastanın sesi kısık ve boğuktur; kişi, ses çıkarmak için çok güç harcamaktan şikayet eder. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur.
Sulkus, yarık veya oluk demektir. Bu problem, ses telleri boyunca, epitel doku üstünde bir yarık, oluk oluşmasına bağlı gelişen bir bozukluktur. Bu yarık nedeniyle, epitel derinleşerek vokal ligamente, bazen kas tabkasına kadar uzanır. Doğuştan olabilir yada sonradan oluşmuş olabilir. Sonradan oluşmasının sebebi, sesin kötü kullanılması olabileceği gibi, ses telindeki kistin patlayarak, epitelinin derin tabakalara yapışması ile de olabilir. Yarığın olduğu yerde, ses telinde titreşim meydana gelemez; bu nedenle, ciddi ses kısıklığı vardır. Ayrıca, yarık nedeniyle ses telleri orta hatta biraraya gelemediği için, ses çıkarılması sırasında bol hava kaçağı oluşur; bu nedenle, sesin şiddeti yeterli değildir; kişi, sıklıkla sesini kimseye duyuramamaktan yakınır. Sesini duyurmaya ekstra efor sarfettiği için kısa sürede yorulur; boyun ağrısından yakınır. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Stroboskopide, ses telinde titreşim (mukozal dalga) görülemez ve ses telleri arasında açıklık dikkati çeker. Ses terapisi, sulkusta tedavi edici değildir; sadece, ameliyat öncesi ve/veya sonrası, hastanın sesini daha kaliteli ve gür çıkarabilmek için yaptığı yanlış davranışları düzeltir. Sulkusun tedavisi, cerrahidir. Cerrahide, çeşitli seçenekler vardır. Çok geniş olmayan sulkus, mikrolaringoskopi altında çıkarılır; ses teli üzerinde oluşan açık alan, dikiş ile kapatılır. Daha geniş sulkusta bu yöntem uygulanamaz; yerine, ses teline, sulkusun üst kenarından kesi yapılır; ses teli epiteli yapıştığı yerden kaldırılır; tekrar yapışmaması için altına, göbekten alınan yağ veya kafa derisinin altından alınan temporal fasya yerleştirilir. Kesi, dikilebilir veya pıhtı veya fibrin yapıştırıcı ile yapıştırılır. Ses telleri arasında kalan boşluğu düzeltmek için de, ses teline tek veya çift taraflı yağ enjeksiyonu veya tiroplasti tip 1 ile medializasyon ameliyatı uygulanabilir. Ameliyat sonrası, ses oldukça kötü çıkar; ancak, uzun süreli ses terapisi ile yavaş yavaş iyileşir; sesin tamamen normale gelmesini beklememek gerekir. Ses cızırtılı, pürüzlü çıkmaya devam eder; ancak, sesin gürlüğü, şiddeti, kuvveti normale gelir. Ameliyattan elde edilmesi beklenen başarı, ses kalitesi iyi olması değil, ses gürlüğünün artması olmalıdır, ve bu, hastaya açıkça anlatılmalıdır.
Gırtlağın içini döşeyen dokunun iltihaplanmasıdır. Bakteriler, virüsler, mantarlar, tüberküloz, mide asidinin reflü yoluyla gırtlağa hasar vermesi, sesin kötü kullanılması, allerji, kuru hava, çeşitli gazların solunması (sigara, duman vb.), bazı sistemik hastalıkların (amiloidozis, romatizma) gırtlağı tutması ve bazı ilaçların (tansiyon ilaçları, soğuk algınlığı ve allerji ilacı olarak kullanılan antihistaminikler) salyayı kurutması sonucu gelişir. Hasta, ses kısıklığı, boğaz ağrısı, boğaz kuruluğu, sık boğaz temizleme, boğazda gıcıklanma, kuru öksürük ve boğazda yabancı cisim hissinden yakınır. Muayenede, gırtlak, kızarık, şiş (ödemli), kurumuş yapışkan salyalı, cerahatli, kabuk bağlamış olarak görülebilir. Tanı, muayene ve gırtlağın endoskopik incelemesi ile konur.
Larenjit, akut veya kronik olabilir. Akut olanlar tedaviye iyi cevap verirken, kronik olanların irritan etkiler ortadan kalksa bile tedavisi zordur. Tedavide, sebebin kesinlikle ortadan kaldırılması veya tedavi edilmesi gerekir. Örneğin, reflü tedavi edilmeli, kötü ses kullanımı ses terapisi ile ortadan kaldırılmalı, sigara bırakılmalıdır. Reflü için, mide asidini azaltıcı ilaçlar verilmeli, hasta boş mide ile uyumalı, yatarken yatağın baş tarafını yükseltmelidir. Larenjitte, kesin ses istirahatı yapmak gerekir; yani, hiç konuşmadan, sadece yazarak iletişim kurulmalı, fısıldama dahi yapılmamalıdır. Bol su içilmeli, soğuk buhar ile gırtlak nemlendirilmeli, boğaz temizleme davranışından vazgeçilmelidir. Bakteriyel enfeksiyon varsa antibiyotik alınmalıdır. Salyayı yumuşatmak için mukolitik ilaçlar kullanılabilir. Sesin erken düzeltilmesi gereken durumlarda, damar yoluyla yüksek doz kortizon verilebilir; ardından 1mg/kg dozunda kortizon tabletleri kullanılır; 3 günde bir 10 mg azaltılarak kesilir. Kortizonun mideye verebileceği hasarı engellemek için, mide asidini azaltıcı ilaç da verilmelidir. Profesyonel ses kullanıcıları, ciddi larenjit durumunda ses kullanımlarını ertelemelidirler. Hafif larenjit durumunda ise, kortizon kullanarak performanslarına devam edebilirler. Larenjitin ciddiyetine, ses konusunda tecrübeli hekim karar vermelidir. Larenjit, ses istirahatına iyi uyulursa, tamamen ve hasarsız iyileşir; ancak, ses kullanılmaya devam edilirse, ses tellerinde kalıcı nedbe dokusu gelişir; bu da düzeltilmesi çok zor olan ses bozukluklarına neden olur.
Human papilloma virüsün yolaçtığı, gırtlakta görülen iyi huylu, ancak çocuğun hayatını tehlikeye sokabilecek bir iltihabi hastalıktır. Ciltteki siğillerle tamamen aynıdır. Karnabahar görünümlü tümöral yapılardır. Doğum sırasında, bebek annenin virüsle enfekte doğum kanalından geçerken, virüs bebeğe bulaşır. İltihabi olmasına rağmen, gırtlakta tümöral kitlelere sebep olduğu için, çocuklarda en sık görülen iyi huylu gırtlak tümörü olarak da bahsedilir. Gırtlakta sebep olduğu kitleler nedeniyle, çocuğun sesinin kısılmasına ve solunum sıkıntısına yolaçar. Çocuk ve erişkin olmak üzere iki farklı tipte görülür. Erişkin tipi, gırtlakta sınırlı yer tutar; tedaviye çok iyi cevap verir ve tamamen çıkarıldıysa, nüks etmez. Çocuk tipi, gırtlağın her tarafını yaygın olarak tutar; tedaviye iyi cevap vermez ve çok sık nüks eder; ancak, çocuk ergenlik çağına gelince kendiliğinden ortadan kalkabilir. Papillomun tanısı, gırtlak muayenesi veya endoskopisi sirasında, tipik karnabaharımsı kitlelerin gürülmesi ile konur.
Tedavisi, mikrolaringoskopi altında, CO2 lazer ile bu kitlelerin ortadan kaldırılmasıdır. Ancak, özellikle çocuk tipi, bu müdahaleye rağmen çok sık nüks eder ve aynı müdahalenin, bazen haftalar, bazen de birkaç ay arayla defalarca yapılması gerekebilir. Aslında, iltihabi bir hastalığın cerrahi olarak tedavi edilmesi pek mantıklı değildir; ancak, çaresizlik nedeniyle ve hastanın ses ve solunumunu rahatlatmak amacıyla bu hastalık cerrahi olarak tedavi edilegelmiştir. İlaç tedavisi olarak interferon ve bazı antiviral ilaçlar kullanılmıştır. İnterferon, çok pahalı bir ilaçtır ve papillomda çok uzun süre kullanılmalıdır; ilaç kesildiğinde sıklıkla hastalık nüks eder; uzun dönemde başarı şansı % 40 civarındadır; ancak tedavi maliyeti çok yüksektir. Antiviral ilaçlar, kısa süreli moda olmuşlardır; genelde başarılı değildirler. Human papilloma virüsün aşısı bulunmuştur; ancak henüz genel kullanıma geçmemiştir; deneme aşamasındadır. Denemeler, % 95’in üzerinde başarılı sonuçlar vermiştir. 2006 yılı sonu itibari ile genel kullanıma geçmesi planlanmıştır. Bu aşı piyasaya çıktığında, gırtlak papillomunun tek tedavisi olacak gibi görünmektedir. Aşı, 0, 1 ve 6. ay olmak üzere üç dozda yapılmaktadır. Birkaç yıl içinde, bu aşının, papillom tedavisinde hakkettiği yeri alacağını tahmin ediyorum.
Ses teli felci, ses teli sinirinin çeşitli sebeplerle hasar görmesi ile, ses telinin zayıf çalışması veya hiç çalışamaması sonucu gelişen ses bozuklığudur. Felcin sık sebepleri arasında, guatr ameliyatı, göğüs kafesi ameliyatları, akciğer, yemek borusu ve tiroid bezi kanserleri ve viral üst solunum yolu enfeksiyonları sayılabilir. Guatr ameliyatında, ses teli siniri, tek taraflı veya çift taraflı hasra görebilir. Göğüs kafesinin açıldığı ameliyatlarda, sol ses teli siniri zedelenebilir. Akciğer, yemek borusu ve tiroid bezi kanserlerinde, tümör, ses teli sinirini sıkıştırır veya harabeder. Viral üst solunum yolu enfeksiyonlarında, virüs, ses teli sinirinin beyin sapındaki çekirdeğini iltihaplandırır ve çalışmasını engeller; bu tip ses teli felçlerinin sebebi bilinemez, sadece tahmin edilebilir; bu tip felçler genellikle kendiliğinden iyileşir. Ses teli felci, tek veya çift taraflı olur.
Tek taraflı olanda, ses telleri ses üretimi sırasında biraraya gelemez ve aralarında boşluk kalır; bu boşluk nedeniyle, hasta konuşurken bol hava kaçağı olur. Ses üretimi zorlu, ses kalitesi oldukça bozuk ve nefeslidir. Ses ve öksürük zayıftır; hasta çok kısa süre konuşabilir; sık sık nefes alması gerekir. Çift taraflı ses teli felcinde, her iki ses teli orta hatta yakın durduğu ve yanlara açılamadığı için, efor ile nefes darlığı oluşur. Hasta, hafif bir yükü taşırken veya merdiven çıkarken tıkanır, solunum sıkıntısına girer. Sesi, tekdüzedir; sesini inceltip kalınlaştıramaz.
Ancak, hastanın ana şikayeti nefes darlığıdır; ses sorunundan pek yakınmazlar. Bazen yutma güçlükleri de beraberinde görülebilir; hasta, sıvı içerken, sıvı ciğerine kaçtığı için, öksürük krizine girebilir. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Stroboskopide, ses teli veya tellerinde hareketsizlik gözlenir; tek taraflı olan ses telleri arasında açıklık kalır; çift taraflı olanda ise, ses tellerinin orta hatta hareketsiz kaldığı ve solunum pasajının oldukça daraldığı saptanır. Ses teli felcinden 3-4 hafta sonra gırtlak kaslarına elektromiyografi (EMG) yapılarak, felç sebebi, felcin yeri ve iyileşme potansiyali hakkında bilgi edinmeye çalışılır. İlk EMG’den 4 hafta sonra yeni bir EMG daha yapılarak, iyileşme veya dejenerasyon bulguları araştırılır. Felç başlangıcından itibaren, 6 ay sonra yapılan EMG’lerin bir anlamı yoktur. Tek taraflı ses teli felci için ses terapisinin oldukça faydası olabilir. Ses terapisinde, hastaya ses tellerini birbirine yaklaştırmaya yönelik egzersizler yaptırılır. Bu sayede, hastanın hava kaçağı azaltılarak daha rahat konuşması amaçlanır. Ancak, ses teli felcinin tedavisi cerrahidir. Felç oluştuğundan itibaren 6 ay süre ile hasta takip edilir; bu sırada herhangibir kalıcı cerrahi müdahale yapılmaz. Bu dönemde, felcin kendiliğinden iyileşmesi beklenir. Eğer iyileşme olmazsa, cerrahi müdahaleler gündeme gelir.
Tek taraflı ses teli felcinde, felçli ses teli, orta hatta gelemeyip kenarda kaldığı ve diğer ses teli ile temas edemediği için, felçli ses telini orta hatta doğru iten ameliyatlar yapılır.
1. Tiroplasti tip 1 ameliyatında, lokal anestezi altında, boyun cildine gırtlak üzerinden yapılan kesi yoluyla tiroid kıkırdağa ulaşılır; tiroid kıkırdağa 5x10 mm’lik pencere açılır; bu pencereden içeriye ses telini orta hatta getirecek silikon protez yerleştirilir; protezin kalınlığı hastanın sesi dinlenerek belirlenir. Ses telleri arasında arkada fazla boşluk olan hastalarda, tiroplasti tip 1 ameliyatına ek olarak aritenoid addüksiyonu da yapmak gerekir.
2. Enjeksiyon laringoplastisi: Felçli ses telini orta hatta doğru itmek için, ses telinin dış kısmına çeşitli materyaller enjekte edilebilir. Bu materyaller arasında, teflon, yağ, gelfoam, kalsiyum hidroksilapatit, kollajen ve dermis sayılabilir. Teflon, uzun yıllar önce kullanılmış ve yabancı cisim reaksiyonu yaptığı için bırakılmıştır. Gelfoam, kollajen ve dermis, enjekte edildiği yerde kendiliğinden eridiği için, geçici amaçla kullanılır. Yağ ve hidroksilapatit kalıcı amaçlı enjeksiyon materyalleridir. En çok tecrübe yağ ile elde edilmiştir. Yağ, hastanın göbek cildinden kesi ile veya liposuction yöntemiyle elde edilir ve Brüning enjektörü ile felçli ses telinin dış kısmına enjekte edilir. Bu işlem, genel anestezi altında ameliyathanede yapılır. Diğer enjeksiyon materyalleri, lokal ve topikal anestezi altında poliklinik koşullarında uygulanır.
Çift taraflı ses teli felcinde, amaç, solunum yolunu genişletmektir. Bu amaçla, endoskopik aritenoidektomi (Thornel), transservikal aritenoidektomi (Woodman), posterior kordotomi, medial aritenoidektomi ve tiroplasti tip 2 (lateral) ameliyatları yapılır.Thornel ameliyatında, genel anestezi altında, önce hastanın solunumunu sağlamak için geçici trakeotomi (boğaza delik) açılmaktadır. Ardından, endoskop kullanarak, aritenoid kıkırdağı tamamen dışarı alınır; serbest kalan ses teli dikiş ile yana sabitlenir. 1-2 hafta sonra boğazdaki delik kapatılır. Solunumu rahatlayan hastanın sesi bozulur; sesi nefesli çıkmaya başlar.
Ses tellerini besleyen damarlar, bazı kişilerde genişleyebilir veya damar yumağı oluşturabilir. Böyle damarlar, sesin zorlandığı durumlarda (bağırma, çığlık atma gibi) kolayca kanayabilirler. Kanama sonrası ses kısılır; ses çıkarmak fazla efor gerektirmeye başlar. Bu kanamalara bayanların adet dönemlerinde sık rastlanır. Aspirin ve benzeri kanı sulandıran ilaçlar kullananlarda, ses teli kanamalarına eğilim vardır. Bu nedenle, bu ilaçların kullanımı her hastada sorgulanmalıdır. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Stroboskopide, ses teli veya tellerinde kırmız-mor renkli kanama odağı görülür; çoğu zaman tüm ses teli kanla dolar.
Tedavide, kesin ses istirahati yapılır; yani, hiç konuşmadan, sadece yazarak iletişim kurulmalı, fısıldama dahi yapılmamalıdır. Bol su içilmeli, soğuk buhar ile gırtlak nemlendirilmeli, boğaz temizleme davranışından vazgeçilmelidir. Salyayı yumuşatmak için mukolitik ilaçlar kullanılabilir. Sesin erken düzelmesi için, kortizon kesinlikle verilmemelidir.
Fonksiyonel ses bozuklukları, gırtlak ve ses telleri tamamen normal olmalarına rağmen, yanlış ve kötü kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkan ses bozukluklarıdır. Gergin ve boyun kaslarını kasarak konuşma bunlara bir örnektir. Fonksiyonel bozukluk, uzun süre devam ederse, yukarıda bahsi geçen organik lezyonlara sebep olabilir. Fonksiyonel ses bozukluklarına bir diğer örnek, yalancı ses tellerinin kullanılmasıdır. Fonksiyonel ses bozuklukları, sesini profesyonel olarak kullanan kişilerde çok sık görülür ve bu kişilerin ruhsal durumlarını ve meslek hayatlarını olumsuz yönde etkileyen bir sorundur. Kişi, ses kalitesinin bozulduğundan, sesini kullanınca çabuk yorulmaktan ve boynunda ağrıdan yakınır. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. KBB muayenesinde, boyun kaslarında gerginlik, dudakların ve dilin daha geride oluşu, gırtlağın normalden daha yüksek yerleştiği saptanır. Stroboskopi tamamen normaldir. Fiberoptik endoskopide, hastanın yalancı ses tellerini kullanışı, gırtlakta ön-arka ve yanlardan daralma gözlenebilir. Tedavi, ses terapisidir. Ses terapisinde, hastanın yanlış ses kullanımı ortadan kaldırılır, doğru teknik öğretilir.